2017 Yılı Pazarlama Dünyasında Markanızı Neler Bekliyor?

Hayır, geleceği tahmin etmiyoruz. Elimizdeki verileri kullanarak, değişen tüketici alışkanlıklarını göz önünde bulundurup, markalar için 2017 yılında yükselişi tavan yapacak trendleri sıralıyoruz. Şimdi az yaklaşın. Konu “dijital” ve “pazarlama” olunca, mevzu derya deniz. O kadar çok söylenecek şey var ki, sanırım buraya yaz yaz bitiremeyiz. Ankara soğuğunu iliklerimize kadar hissettiğimiz 2016’ nın şu son günlerinde, 2017 için markanızın nelere dikkat etmesi ve hangi trendleri yakın takipte kalması gerektiğini anlatıyoruz. Başlayalım o halde.

1) Sezon 7, Bölüm 1.
“İçerik” dediğin kaldığı yerden devam ediyor!


Ne kadar çok duydunuz değil mi? Her geçen gün büyüyen ve hazır bilgiye olan ihtiyacı giderek artan tüketici kitlesi, içerik pazarlamasının rolünü daha da genişleterek yeni platformlarda da var olmasını sağlayacak. Instagram’ın 2016’da yayınladığı, Snapchat’ten kopyaladığını değil de “esinlendiğini” belirttiği Stories olayı markalar için bu yılın son kaymağı olmuştu. 2017, şirketlerin pek çoğunun bu konu üzerinde profesyonel desteğe daha çok ihtiyaç duyacağı bir yıl olacak gibi görünüyor. Zira kanal arttıkça, veri de artıyor. Veri arttıkça, kontrol de zorlaşıyor. 2017, markalar için video içeriklerden tutun da Snapchat ve Instagram Stories’lerinin pek bir şen olacağı bir yıl olacak gibi duruyor.

2) Start Engaging!
Etkileşim, Bir Başka Kral

2017 markaların konumlandırmalarından ziyade, büyük bir motto olarak bildiğimiz “Müşteri daima haklıdır.” dan yola çıkarak, müşterileriyle daha fazla zaman geçirmek için kendilerine alan yarattığı, gelen müşteri bildirimlerinden kaçarak değil de onlarla “hemhal” olduğunu göstererek, her kanaldan müşteri odaklı ilerleyeceği bir yıl olacak. Aslında baktığımız zaman en iyi pazarlama stratejisini de size tam da burada vermiş oluyoruz. Daha çok satış için, daha fazla reklam bütçesi artık tarih oluyor. Geleneksel medya şöyle dursun, artık organik olmayan herhangi bir aksiyon, dijitalde bile kabul görmemeye başladı. Zira Facebook, kullanıcıları için bunun rahatsızlık oluşturduğunu görmüş olacak ki artık para ile öne çıkarılan içeriklerin bile her istenilen kullanıcıya gösterilmeyeceğinin mesajını veriyor. Aman dikkat. Dijitalde etkileşim ve müşteri desteği artık kaçınılmaz.

3) Video demek, Trafik demek!


İçerik kısmında videonun yükselişinden bahsetmiştik. 2016 için Youtube ve Facebook’un video pazarlaması hakkında yayınladığı verilere bakacak olursak, önümzdeki 5 yıl içinde web sitelerin trafiklerini neredeyse tamamen video üzerinden almaları içten bile değil.

Düşünebiliyor musunuz, web sitenizin için bugün en çok trafik sağlayan kanal Facebook olurken eğer kendinde bir yenilik yapmazsa bu koltuğunu Youtube’a kaptırabilir. Ki kendileri bu konulara yeterince vakıf insanlar olacaklar ki; 2016 yılı içinde müthiş bir yenilik yaparak, video pazarlaması konusuna el atmış ve kullanıcılarının ana sayfalarında doğrudan Facebook üzerine yüklenmiş videoların Youtube vb. sitelerden verilen bağlantılardan daha fazla görünür olmalarını sağlamıştı. Bunu duyan markalar da durmadı tabii. Youtube yerine Facebook sayfalarına videolarını yüklemeye başladılar. Ha tabi yapmayanlar da vardı elbet. Zira Facebook hala yüklenen videoların kalitesini düşürmüyor değil. Ama daha çok erişim sağladığı bir gerçek. Tercih ise markaların parmaklarının ucunda.

4) Dilimizde tüy bitti ama; Kişiselleştirin!

Markaların dijital mecrada elde ettiği trafik, ürünlerin satışı için hayati önem teşkil etmekte. Big Data ile birlikte her müşteri için sunulan özel tekliflerin yanında ürün hikayenizi ve duyguyu ne kadar karşı tarafa geçirebilirseniz o kadar sadakat yaratacaksınız. 2017’de birçok büyük marka, bu konu hakkında yeni yazılımlar geliştirmeye başladı bile.

5) Müşteriler ürüne değil, deneyime para veriyor!


Şöyle düşünelim; insanlar artık Black Mirror izliyor, Black Mirror gibi diziler çekiliyor. Çekilebiliyor. 2017 yılı ile birlikte kullanıcılar, deneyimin maddi şeylerden daha değerli olduğu gerçeğini iyice yaşamaya başlayacaklar. Y kuşağı dediğimiz nesil artık anne ve babaları gibi olmak istemiyor. İş, emeklilik ve sigorta onlara göre değil. Hatta sorduğumuzda sigorta kavramına bile hâkim olmadıklarını görebiliyoruz. Onlar yapmak istedikleri şey neyse, fiyatına aldırmıyor. Ona ulaşmak için çabalıyorlar. Eğer dünyanın en uzak köşelerini sunduğunuz ürününüzü satamıyorsanız, müşteri deneyimini sağlamak için alternatif bir yol düşünmeniz şart. Bunu nasıl mı yapacaksınız: basit düşünün. Amerika’yı tekrar keşfetmeyin. Amerika orada duruyor. Doğru soruları sormanız eminiz başlangıç için yeterli olacaktır.

6) Vakit, Nakitten Fazlasıdır!


Eskiden vakit nakitti.

2017, potansiyel müşterilerinizin sizler için zamanı olmadığı bir yıl olacak. Bu da vaktin, nakitten fazlası olduğunu gösteriyor. Yani artık zaman daha da kritik. Bu sebeple daha önceden hazırlayıp kullanıcılarınıza sunduğunuz blog yazılarınızın ve “Görsel olsun. Görsel.” diyerek zirveye ulaştırdığınızı düşündüğünüz infografiğin bile, eğer gerçek bir yenilik katmıyorsanız bittiğini söyleyebiliriz. Nitekim kullanıcı verileri de aksini söylemiyor. Metin ile ilgili her şey artık risk teşkil ederken, 2017’nin videonun yılı olacağını tekrar vurguluyoruz. İçeriğin ana kaynağı olarak video üretmeye tutunun, markanız için daha hayırlı olacaktır.

7) Sanal Gerçeklik

Şimdilik sadece katıldığımız fuarlardaki bilgisayar oyunu üreten firmalardan adam akıllı deneyimlediğimiz VR gözlükleri, artık bu sektörle sınırlı kalmayacak. Texas’ta düzenlen SXSW fuarında gördüğümüz üzere Pizza Hut ve McDonalds’ın da bu işe oldukça kafa yorup güzel işler ortaya çıkardığını biliyoruz. Markalar için sanal gerçekliği bu derece önemli kılan özelliği ise artık müşteriler için hazırlanan çeşitli görseller veya metin sloganlarının daha önce hiç aktaramadığı şekilde ürün deneyimi iletme şansı bulabilmeleri. VR gözlüklerine bağlı olarak dünyada 5 yıldır, ülkemizde ise henüz yeni yeni dillendirilmeye başlanan “Fijital Pazarlama” ile markaların müşterileriyle oluşturdukları ekosistemlerinde dijital ve fiziksel kanallarda kullandıkları yöntemleri birlikte kullanıp bunu da ölçülebilir kılarak müşterilere ulaşma yöntemini henüz görmediyseniz, 2017 yılında yaşıyor olacaksınız.

8) Mesajlaşma, Günlük Hayattan Fazlası

Facebook’un Messenger uygulamasına Uber sekmesi koyarak, taksi çağrılmasını mümkün kıldığını da düşünecek olursak; mesajlaşma uygulamaları ve içerisindeki reklam alanlarının artacağına yönelik tahminler 2017 yılında boşa çıkmayacaktır. Snapchat’in reklam özelliğini başlatması ve Whatsapp yönetiminin paralı reklamlara karşı keskin duruşlarının ılımlı yöne doğru ilerlemesi ise bu tahminimizin ne kadar tutacağı konusunda sizlere bilgi veriyor olmalı. Halihazırda Facebook Messenger’ın markalar için bir store mağazasına dönüşebileceği bile kulislerde sıkça konuşuluyor. Biz bu haberleri duyarken, markaların bugün sosyal medya hesapları üzerinden kendilerine sorulan soruları hala ısrarla yanıtlamamaları, gerçekten inanılmaz. Seçmece yapmayın. Konuşun. Hepsini yanıtlayın. Kaybetmezsiniz.

9) Canlı Yayın!


Şimdi kelimelerin yerini değiştirelim.

Yayın! Hem de Canlı.

Snapchat ile başlayan furya, Instagram’ın bile bir gecede Story sekmesi yaratmasına sebep oldu. Kolay yollardan, telefonumuzla bile hayatlarımızdan kesitler sunabildiğimiz Snapchat artık sadece kişiler için değil markalar için de kullanılabilir oldu. Instagram’ın CEO’su Kevin Systrom, The Verge ile gerçekleştirdiği röportajda “Instagram’ın görsel bir dünya yarattığını ve dünyadaki iyi veya kötü tüm anların paylaşıldığı bir platform olmayı hedeflediğini” belirtmişti. Bu da şu demek: “Snapchat’ten neyimiz eksik yahu. Elbet biz de onlar gibi daily-life olabiliriz. Olacağız.” 2017’de markaların Instagram story’lerinizde daha çok yer kaplayacağını söylememize gerek yok sanırım. Facebook, Instagram, Twitter ve Snapchat gibi uygulamaların alanları her gün daha da benzeşerek iç içe girmeye başlarken, birbirleriyle olan rekabet de git gide kızışıyor.

Bu yazıyı siz de paylaşabilir, görüşlerinizin yayılmasına katkı sağlayabilirsiniz.

No Comments

Yorum Yap