Dijital Etik Nedir? Marka İncelemeleri Eşliğinde Değerlendirme

Dijitalleşme, hayatımıza adım adım giriyor gibi görünse de aslında kontrol mekanizması olmaksızın, hayatımızın her alanını kuşatan bir olgu. Bunun iyi mi kötü mü olduğu başka bir tartışmanın konusu olsa da en basit haliyle, sosyal medya ile hayatımızın büyük bir kısmının dijital dünyaya kolayca taşındığını söyleyebiliriz. Takibinde geçirmiş olduğumuz pandemi dönemi iş dünyamızın da neredeyse tamamını dijital dünyaya taşıyabileceğimizi bizlere gösterdi. Bunlara gelişen sanal gerçeklik, robot teknolojisi gibi kısımları da eklediğimizde dijitalleşmenin tüm hayatımızı sarmaladığını net bir şekilde söyleyebiliriz.

Bir çoğumuz hızla yaşadığımız bu gelişmelerin içine doğarken, bir çoğumuz da bu sürece kolayca adapte oldu. Hatta kolay adapte olmasını beklemediğimiz bir üst neslimizin dahi gerek ihtiyaçtan, gerek hayatın getirdiği bu gelişmelerden uzak kalmama isteğinden dijital dünyada bir bir yerini almaya başladığını görüyoruz.

Peki içerisinde memnuniyetle yer aldığımız, hatta artık hayatımızın kaçınılmaz bir parçası olan bu sanal dünyanın sınırlarının olmamasını, hepimize hudutsuz bir sözde özgürlük alanı sunmasını, ve bu dünyanın henüz kuralları net bir şekilde oturmamış bir dünya olduğunu hiç düşündünüz mü? Yapmış olduğunuz bir paylaşımın altında belki de hiç tanımadığınız birinin hakaretleri ile karşılaşmak size ne hissettirir? Daha da ötesinde dijital bir platformda paylaşmış olduğumuz kişisel bilgilerimizin üçüncü kişilerle paylaşılmayacağından emin misiniz? Her gün başka bir gelişmesini kucakladığımız dijital dünyanın üzerine çok da düşünülmeyen, düşünülmesi ertelenen bir kısmından bahsetmek istiyorum: Dijital dünyanın etiği.

Dijital Etik Nedir?

Dijital etik konusundan bahsedebilmek için ilk olarak etik kelimesinin felsefi anlamı üzerinde durmamız gerekiyor. Etik, toplumsal uyumluluk çerçevesinde doğru ve yanlışın ne olduğunu ahlaki değerleri göz önünde bulundurarak inceleyen bir kavramdır. Gündelik yaşamımızda bilerek yada bilmeyerek bir çok eylemimizi, birbirinden farklılıklar gösterse de, temel olarak öğrenmiş olduğumuz bir etik anlayışını göz önünde bulundurarak gerçekleştiririz. Dijitalleşme, hayatımızın bir parçası oldu diyoruz; peki dijital dünyada etik kavramına ne kadar uygun davranıyoruz? Bu noktada yeni dünyamızın düzeni, gündelik hayatımızın normali olan etik kavramını, dijital etik kavramı olarak karşımıza çıkarıyor. 

Dijital etik, aslında gündelik hayatta kullandığımız etik kavramından çok da farklı bir kavram değildir. Dijital etik, sanal dünyada gerçekleştirdiğimiz tüm davranışlarımızın ahlaki açıdan uygunluğunu belirleyen bir kavramdır. Gündelik yaşamımızda nasıl ki insanlara zarar vermeden belli doğrular çerçevesinde yaşıyorsak, dijital dünyada da aynı değerleri korumamız konusunu kapsamaktadır. Dijital etik, dijital dünyada hangi hareketleri gerçekleştirmemizin doğru olacağının yanında; nelerin uygun olmayacağı, sanal bir ortamda ahlaki açıdan uygunsuz olan hareketlerin neler olduğu konularını da içinde barındırmaktadır.

Dijitalleşmenin kapsamı her gün daha da genişlerken, ertelenen üzerine çok da konuşulmayan bir konu olsa da dijital etik, aslında sorumluluk alınması, üzerine düşünülmesi gereken kapsamlı bir konudur. Nasıl ki günlük hayatımızda yaptığımız eylemlerin insanlar üzerinde iyi veya kötü etkileri oluyorsa ve bunun sorumluluğunu alıyorsak, bugün internet ortamında yapmış olduğumuz her eylemin de bir karşılığı bulunuyor. Bir paylaşıma yapılmış  yorumdan tutun da hesap bilgilerinizin üçüncü bir kişi tarafından çalınmasına kadar internet üzerinde gerçekleştirdiğiniz tüm eylemler dijital etik çerçevesinde değerlendirilmesi gereken ve sorumluluk doğuran konulardır.

Dijital Etik Davranışlar Nelerdir?

Dijital etik kavramının dijital dünyadaki doğru ve yanlışların ahlaki ölçütler çerçevesinde değerlendirilmesi olduğundan bahsettik. Peki dijital ortamda doğru/yanlışlar, kime/neye göre belirleniyor? Bu noktada ilk olarak toplumsal ölçütlerden ikinci olarak da bu durumun hukuki boyutundan bahsetmek istiyorum. 

Toplumsal normlara bakıldığında yalan söylemek, nezaketsiz olmak, insanları kandırmak, dolandırmak, cinsiyet, din, ırk üzerinden ayrımcılık yapmak gibi kendimiz dışındaki insanlara zarar veren, kişileri rahatsız eden tüm davranışlar etik anlayışına uygun olmayan davranışlar olarak kabul görmektedir. Aslında dijital dünyada da bu durum çok farklı değildir. Tek fark bu davranışların sanal bir ortamda gerçekleşiyor olmasıdır. 

Bir Instagram kullanıcısının fotoğrafının altına, bir sorumluluk getirmiyor gibi kin kusmak, hakaret içeren paylaşımlarda bulunmak dijital dünyanın etik anlayışına karşı hareket etmeye girer. Markalar özelinde bakacak olursak bir markanın sattığı ürünü olduğundan farklı göstererek pazarlama çalışması gerçekleştirmesi de dijital etik kavramına takılacak uygunsuz hareketlerdendir. 

Hukuksal açıdan baktığımızda, 2016 yılında yürürlüğe giren KVKK (Kişisel Verilerin Korunması Kanunu) nın dijital dünyanın kontrolsüz hareket alanına bir sınırlama adımı olduğunu söyleyebiliriz. Kişisel veri, kişiye doğrudan ya da dolaylı olarak bağlı tüm bilgileri kapsamaktadır. Ad soyad, nüfus cüzdanı, pasaport, araç bilgileri, telefon numarası gibi daha birçok veri kişisel veri olarak tanımlanmaktadır. KVKK ile kişisel tüm bilgilerin üçüncü kişilerle paylaşılması net olarak yasaklanmış durumdadır. Bunun ihlalinin doğuracağı yasal sonuçlar bulunmaktadır. KVKK ile siber suçların, kişisel bilgilerin çalınmasının, kullanılmasının önüne geçmek hedeflenmiştir. Dijital etik çerçevesinden bakıldığında bu adım sanal dünyadaki varlığımızı hukuksal olarak koruyarak dijital etik kavramının destekleyicisi olmuştur. 

Markalar Özelinde Dijital Etik Tartışması 

Birçok marka veya kişinin sosyal medyada, alışveriş platformlarında, dijital reklamlarında dijital etik çerçevesini göz ardı ederek hareket ettiğini görüyoruz. Bu durumlar kimi zaman bizlere maddi veya manevi zarar verirken kimi zaman da ortaya çıkıp durumun netleşmesi ile toplu olarak tepki uyandırabiliyor. Belki günlük bir çıkar uğruna dijital etik çerçevesi dışında hareket etmek markalar yada influencerlar özelinde baktığımızda, markaya büyük hatta dönülmez zararlar verebilir. Kimi zamanda bu davranışların telafisi, gerçekleştirilmeye çalışan amaçtan çok daha pahalıya mal olabilir. Dijital dünyada marka güvenirliğinin zedelenmesi verilen yoğun çabaların, büyük çalışmaların zarar görmesine sebep olabilir. 

Dijital etik kavramının sınırlarını zorlayan birkaç örneğe birlikte bakalım; 

Trendyol Büyük İndirim – Black Friday 


Geçtiğimiz yıllarda Trendyol’un Black Friday indirim günleri epey konuşuldu. Black Friday için günler öncesinden Trendyol büyük indirim kampanyaları yapacağını tüm dijital kanallarda duyurmuştu. Fakat gün geldiğinde birçok kullanıcı tarafından fark edilen bir gerçek ortaya çıktı. Black Friday öncesi fiyatlar artırılarak, artırılan fiyat üzerinden bir miktar indirim gösterilerek birçok ürün satışa sunulmuştu. Kullanıcılar tarafından sitem edilen en önemli konulardan birinin Black Friday günü indirimli olan fiyatı kampanya dönemi öncesi güncel fiyatlardan yüksek olmasıydı. 

Bu olay sosyal medyada büyük yankı uyandırırken, birçok kullanıcı ve influencer ekran görüntüleriyle durumu ispatlayıp paylaşım yapmaktan geri durmadı. Bu olayla Trendyol’un marka prestijine ne kadar zarar verdiği tartışılır fakat daimi kullanıcıları arasında bir dikkat unsuru geliştirdiği kesin.

Dijital Reklamlarda Gördüğünüz Burger King Hamburgerlerini Hiç Yediniz Mi?

Bu soruya hepimizin cevabının hayır olacağından eminim. Birçok kişinin bildiği gibi Burger King, dijital kampanyalarında kullandığı ürün görsellerinden çok farklı ürünlerin satışını gerçekleştirmekte. İsim olarak ikisine de hamburger diyeceğimiz bu orijinal ve dijital ürünü kıyasladığımızda; dijital dünyada göz dolduran canlı renklere, büyük boyuta sahip, kaliteli bir ürün algısı yaratan hamburgerleri görürken; Burger King kasasından aldığımız tepsinin içinde gördüğümüz ürünün pek de buna benzemediği, çok daha küçük, malzemeleri seçilmeyen, ekmeği o görsellerdeki gibi baktığımızda ağzımızı sulandırmayan bir hamburger olduğu gerçeği ile karşılaşıyoruz. 

Fotoğraf çekiminde kullandıkları bir çok yanıltıcı taktiğin üzerine, photoshop gibi olgu eklendikten sonra dijital dünyada gördüğümüz hamburgerler kolayca ortaya çıkıyor. Fakat gerçek hayata geldiğimizde bu tablodan çok uzak bir ürünle karşılaştığımız aşikar. 

Influencerlar

Influencerlar sosyal medyanın ve online alışverişlerin  hayatımızdaki yerinin artmasıyla dijital dünyada önemli bir yere, kampanyalarda stratejik bir konuma sahip kanallar halini aldılar. Sosyal medyayı aktif olarak takip eden herkesin kendine yakın bulduğu, önerilerini takip ettiği influencerlar vardır. Sizlerin de bildiği gibi influencer kavramının anlamına bakıldığında etkileyen kişi olduğunu söyleyebiliriz. Ortada bir etkileme durumu söz konusuysa bu durumun güven üzerine kurulduğu da bir gerçek. Influencer, sosyal medyada güven tazeledikçe kullanıcıların bu kişilere güvenleri artarak ve bu kişilerin önerilerini daha çok dikkate almaya başlayacaklardır. 

Gel gelelim işlerin bu şekilde yürümediği örnekler de oldukça fazla. Dijital etiği pek düşünmeden hareket eden birçok influencerın kullandıklarını ve memnuniyetlerini belirttikleri bir ürünü hiç kullanmadan kullanıcılarına önerdikleri söz konusu olabiliyor. Bu durumda kullanıcılarına dair hiçbir sorumluluk hissetmemeleri tartışmaya açık bir konu. Birçok defa şahit olmuş olabileceğiniz  gibi, örneğin bir makyaj malzemesinin tanıtımını yapan influencerın birçok filtreye maruz kalmış fotoğrafı ile bunu yapması ile karşı karşıya kalabiliyoruz. Bu noktada linç kültürünü beslemekten kaçınarak, bu hatayı doğru bir şekilde ortaya çıkarmanın dile getirmenin en doğru hareket olduğu kanaatindeyim.

Online Alışverişler

dijital-etik

Belki de, bugüne kadar dijital ortamın en çok suistimale açık alanlarından biri de online alışverişler olmuştur. Bugün baktığımızda online alışverişlerin çok hızlı bir şekilde yaygınlaştığını söyleyebiliriz. Fakat yaygınlaşmadan önce hayatımıza ilk giriş yaptığı yıllarda birçok kötü niyetli kişi tarafından bu ortam, kullanıcıların dolandırılmasıyla sonuçlanan hikayelerin doğmasına sebep oldu. Bu ciddi boyutlara ulaşan dolandırıcılık hikayelerinin dışında sosyal medyada gündeme düşüp, istemsiz şekilde gülmemize sebep olan birçok olaya da şahit olduk. Boyutları belirtilmeyen bir masanın yerine, bir oyuncak masa, fotoğrafta görünenden çok farklı beden, ölçü ve kesimde kıyafetlerin kullanıcılara gönderilmesi gibi…

Online alışverişlerde, güvenilirliğini teyit etmediğimiz bir kişiden/yerden alışveriş gerçekleştirmek kimi zaman ürün gönderimi olmadan hesabımızdan para çekilmesine, kimi zaman hesap bilgilerimizin çalınmasına kimi zaman da istediğimiz, talep ettiğimiz ürün dışında (gerek boyut gerek kalite olarak) başka bir ürünün bize gönderilmesine sebep olabilmekte. Online alışverişlerde güvenilir platformlardan alışveriş yapmaya, kart bilgi güvenliğimizi sağlayacak ödeme sistemlerinin kullanıldığına özen göstermemiz kaçınılmaz. 

Dijital dünyaya dönüp baktığımızda dijital etik çerçevesinde değerlendirebileceğimiz daha birçok örnek olduğunu söyleyebiliriz. Maalesef dijital etik daha sanal dünyada tam manasıyla hala oturmuş durumda değil. Burada kendimizden yola çıkıp oradan markalara varmakta fayda var. Önce biz sosyal mecralardaki davranışlarımızı etik çerçevesinde sorgulamalıyız. Ardından markaların davranışlarını sorgulamalı, ve bu etik dışı davranışları olağanlaştırmayıp, gerekiyorsa markalara/kişilere bu davranışlarının sorumluluğunu almaları yönünde davranışlar geliştirmeliyiz. 

No Comments

Yorum Yap