Kısa Film Gecemizden- Kısa Kısa

Geçtiğimiz günlerde, Netvent ekibi olarak bir evde toplanıp kısa film gecesi yapma kararı aldık. Birlikte “kafa açan” şeyler yapmaktan aldığımız keyif bir yana dursun; duyularımızı harekete geçirmek, ortak sanatsal bir kaygıya sahip olmak ve “anlamı” birlikte aramak oldukça heyecan verici bir fikirdi. Anlam bir gecede çözülemeyecekti, fakat bir yerden başlamak, üstelik bunu her zamanki gibi bireysel değil, toplu bir inisiyatifle gerçekleştirmek, bizi geren ve esneten düşünceleri ortalığa birlikte döküp saçmak, keyifli olduğu kadar deneyseldi de. Çok geçmeden bu fikri hayata geçirdik. Fakat öncesinde bu etkinliğe bir nüans ekledik. Herkes, kendini ifade ettiğini düşündüğü, savunduğu bir fikri barındıran ya da belki yalnızca kendinden bir parça bulduğu kısa filmler seçecekti.

 

Şimdi sizlerle, bu filmlerin ardından yaptığımız yorumları, düşünüp hissettiklerimizi derlediğimiz notları paylaşacağım.

 

  • Hülya: Too Quick To Judge

 

 

Bugün bizlerin diğer insanlarla, hayvanlarla, bitkilerle ya da madde ile daha iyi, daha şeffaf ve temiz bir iletişim kurmamızın önündeki belki de en büyük engel “Önyargılarımız”. Önyargının bizlere psikolojik ve fizyolojik olarak verdiği zararlar bunlarla sınırlı değil. Kendi dışımızda gelişen her şeye olduğu gibi, kendimize karşı da önyargılı olabiliyor, bu durumda potansiyelimizi gösteremiyor, daha mutlu bir yaşama sahip olma fırsatını kaçırabiliyoruz. Bir nefes alıp salim kafa ile düşünsek, belki insani yönümüzün ağır basacağı ve tepkilerimizin bambaşka olacağı konularda; önyargı sebebiyle çok hızlı kararlar verebiliyor, geleceğimizi de bu hızlı kararlar üzerine, temelsiz bir bina gibi inşa edebiliyoruz. Tam da bu sebeple, çok kısa ve öz olarak “Yargılamak için acele etmemek” gerektiği ile ilgili bir kısa film seçtim.

 

  • Emin: Kısa Film Benim Ayakkabım (My Shoes)

 

 

Bazen istediğin her şey çok güzel olmayabilir. Bazen istediğin her şey senin olamayabilir. İstediğin her şeyi elde edemeyebilirsin. Belki de o istediğin şey senin için güzel ama başkası için çok güzel olmayabilir. Düşüncesiz ve bilinçsizce istenen şeyler hep olumlu sonuçlar doğurmayabilir. Peki sen ne istiyorsun? Aslında anlatmak istediğim şey kısaca; sonuçlarını düşünmeden bilinçsizce istediğimiz her şey. Belki de emin adımlar ile yavaşça ilerlememiz gerekirken, sen o yolu koşarak gitmeye kalkıyorsun, koşarken ayağın taşa takılıyor düşüyorsun. Düşüncesiz ve aç gözlü olma. Ne istediğini iyi bil. Mutlu ol.

 

  • Bengisu: Stereo- A Film About Reversed Gender Stereotypes

 

 

Küçüklüğümden beri rahatsız etmiştir beni cinsiyetlere atanmış renkler, oyuncaklar, meslekler ve düşünceler olması. Bu film de bunları ters çevirerek bir nevi bu yakıştırmaların ne kadar saçma olduğunu gösteriyor. Filmde erkekler elbise giyiyor mesela, ilk bakışta gözümüze değişik geliyor, neden? Daha sonra kız elbise giyiyor bir itaatsizlik olarak ve videodaki insanlar o kızı yargılıyorlar bu sebepten, günümüz ile aynı şartlar ama farklı bir bakış açısı sadece. Filmi 13 yaşındaki bir kızın çekmesi ve o yaştan bunları fark etmesi de çok güzel bir detay bence, yaşadığımız ve çocuklara yaşattığımız hayatları gösteriyor bir açıdan da. Filmin sonunda başroldeki kız ailesine baş kaldırıp durumun saçmalığını anlatıyor ve ertesi gün okula elbise ile gidebiliyor ama bu durumu gerçekte yaşayan kişiler için durum bu kadar kolay olmuyor yaşadığımız dünyada. O sebeple ufak ya da büyük bu tarz detaylara hepimizin dikkat etmesi gerektiğini göstermek için bu kısa filmi seçtim. Önemli olan şeyler oje sürmek, etek giymek değil aslında bunların ötesine geçebilmek.

 

  • Oğuz: Ne Zaman Öleceğimizi Bilsek Ne Olurdu

 

 

İnsanoğlunun doğumundan bugüne kadar en çok merak edilen konu, ölüm. Peki, bizler ne zaman öleceğimiz bilgisine sahip olmak ister miydik? Tartışmaya oldukça açık bir konu. Düşüncelerimiz, kararlarımız ve hayatımız ne kadar değişirdi değil mi? Aslında rutin şeylerin ne kadar değerli olduğunu gösterirdi bize. Aile, arkadaş ve sevgili gibi. Yarınımız kesin değil. Yaşarken bunu da bir köşede tutarsak, çok daha mutlu bir yaşam sürebiliriz belki. “Yarınımız hiç olmayacakçasına yaşamak, ölümsüzmüşçesine de kararlar vermemiz gerekir”. Seçtiğim film kesitinden umarım verilen mesajı doğru bir şekilde alırız.

 

  • Deniz: Futbol Sevgisi Üzerine Güzel Bir Kısa Film – TMB Panyee FC

 

 

Gerçek bir hikaye olan bu kısa filmi seçmemin en büyük nedeni, bana azim, hırs ve mücadelenin ne denli önemli olduğunu göstermesiydi. 5-6 tane çocuğun basit dünyalarında, çok masumane başlayan büyük hayallerinin, ne denli büyük sonuçlar yarattığına şahit oluyoruz. Ne demiş: ‘’Kazananlar hiç hata yapmayanlar değil, asla vazgeçmeyenlerdir. ‘’

 

  • Tuna: Dünya Tersine Dönse

 

 

Görünen kadarıyla heteroseksüelliğin çoğunlukta olduğu, homofobinin ise çok yaygın olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Her gün sayısını bilmediğim fakat neler yaşadığını bildiğim birçok eşcinsel birey bu homofobik tutumlara ve insan haklarını ezip geçen olaylara maruz kalıyor. Bu kısa film ise, eşcinsel bireylerin heteroseksüel bireylerden hiçbir farkının olmadığını, homoseksüellerin yaşadıklarını heteroseksüel bireyler yaşasaydı nasıl bir dünya olurdu temasıyla anlatarak, homofobik düşüncelere sahip olan insanların empati kurmalarını amaçlıyor.

 

  • Onurcan: Depeche Mode — Wrong (Music Video)

 

 

Geleceğimiz aslında geçmişimizde saklı olabilir mi? Yılların efsane grubu Depeche Mode’dan efsane bir şarkı. Şarkının orijinal ilk klibi bundan 9 yıl önce internetteki bilumum mecralarda yayılmaya başlıyor. Klibi ayrı kendisi ayrı alıp götüren şarkılar listesinde yer alan, uzun metraj film etkisi yaratan bir şarkı Wrong. “the wrong theory for the wrong man the wrong eyes on the wrong prize the wrong questions with the wrong replies.” dizeleriyle bugün pek çok insanın hayatlarını özetleyebiliyor. Siz siz olun, yanlış olduğunu bildiğiniz kararları başka bir yanlış yaparak değiştirmeye çalışmayın.

 

Sevgiyle.

1 Comment
    • ayşe gürbüz
    • 21 Aralık 2018
    Yanıtla

    çok sevecen ve minnoş bir ekipsiniz netvent ailesi. tebrik ediyorum sizleri.

Yorum Yap