Kitap Kitap Grafik Tasarım

Grafik tasarım İletişim kurmanın etkili yollarından bir tanesidir:

Seyirciler, izleyiciler, kullanıcılar, alıcılar, ziyaretçiler, katılımcılar, yoldan geçenler, tüketiciler, müşteriler ve aboneler. Ancak tasarımcıların tüm bu insanlarla ne derece temasa geçtikleri, çarpıcı şekilde değişkenlik göstermektedir. Bazıları kendileri için tasarım yapar. Bazıları başka tasarımcılar için tasarlar. Bazıları bir müşterinin anlayışına göre tasarlar. Bazıları ise çalışmanın hedef kitlesini bulur, bu kitlenin beğenilerini belirler ve hatta bazen tasarıma katkıda bulunmaları için bu kitlenin fikirlerini alır.

Grafik tasarım “ticaret ve sanayi alanlarındaki uygulamalı sanatlar” Avrupa’da, 20. yüzyılın arifesinde, dekoratif sanatların yenilenmesiyle doğdu. Ardından, Moskova, Berlin ve Amsterdam’da, Dadacılarla yapısalcıların çabalarıyla, De Stijl ve Bauhaus’la, kolaj, fotomontaj ve yeni bir tipografi temelli modern grafikçilik ortaya çıktı.

Yaratıcı Tasarımın Temelleri, Literatür Akademik Temeller Dizisi’nde yer alan diğer kitaplar gibi görsel sanatlar öğrencilerine grafik tasarımın ana öğelerini ve bunları ortaya çıkaran düşünceleri tanıtmaktadır. Bu kitaplar, öğrencilerin ve profesyonellerin çalışmalarından örneklerle hazırlanmış, şemalaştırılmış, esin veren görsellikle uygulamalı görsel sanatlara bir giriş sunuyor.

Grafik tasarımcı ya da sanatçısı farklı amaçlar için üretim yapabilir. Bu amaç bazen salt bireysel haz ve bazen reklam ve tanıtım çabası olabilir. Sonuçta hangi amaca yönelik olursa olsun, temel olarak grafik tasarım bir iletişim kurma çabasına hizmet etmektedir.

Doğal çevrenin yanı sıra, görmekten mutluluk duyduğumuzda da istemesek bile maruz kaldığımız görülecek o kadar çok nesne, o kadar çok görüntü (imaj) var ki! Odalarımıza, çalışma mekanlarımıza şöyle bir bakalım: Duvarlarımızda afişler, ünlü sanatçılara ait ofset ya da dijital tekniklerle yeniden üretilmiş resimler (ya da gücümüz yetiyorsa ‘özgün’ tablolar); ‘güzel tasarlanmış’ çaydanlıklar, telefonlar, masalar, sandalyeler, bilgisayarlar, lavabolar, yüzünüze layık makyaj malzemeleri… Yetmedi: Dışarıda ‘büyük ve çekici’ reklam panoları, son model arabalar, ‘bakımlı’ hanımlar ve beyler, etkileyici binalar, bizi avlamaya çalışan albenili vitrinler, meydanlarda heykeller… Televizyon ve bilgisayar ekranlarından, dergi ve gazetelerden yağmur gibi gözümüze gözümüze yağan görüntüler…

Tam Benim Tipim bir font kitabı. Binlerce fontu alt alta sıralayan katalovari bir kitap değil -öyle olsa muhtemelen bir uluslararası çoksatan olamazdı. Tersine; gerçek öyküler üstüne kurulmuş hayli eğlenceli bir kitap elinizdeki. Gutenberg’in ilk harf kalıbını dökmesinden, Steve Jobs’ın onları bilgisayarımızın font menüsüne doluşturup “modern zaman font salgınını” başlattığı ana, pek çok şaşırtıcı ve hatta kimi zaman büyüleyici öykünün kahramanı bu kitapta bahsedilen fontlar.

Son birkaç on yıldır görüntüleme ve baskı teknolojileri alanındaki hızlı gelişmeler ve köklü değişimler görsel iletişim ve grafik tasarım alanına da yansımış, tipografinin geleneksel, klasik ve modern ilkelerini sarsmıştır. Postmodern tipografi sayısal teknolojilerin yarattığı bu ortamda filizlenmiş, uzak ve yakın geçmişin tüm görsel değerlerinin yanında kendine bir varlık alanı yaratmıştır.

Tipografi alanında geçerliliklerini günümüzde de sürdüren ilke ve uygulamaları kavrayabilmek ve tipografiyi yaratıcı ve iletişime yönelik bir alan olarak kullanabilmek için, modernist öncülerin 20. yüzyıl başlarındaki edebi ve sanatsal deneylerinin arkasında yatan felsefi düşünceleri iyi öğrenmek gerekir.

Bir el kitabı niteliğinde hazırlanmış olan İzmler Sanatı Anlamak, diğer akım kitaplarının aksine, boyutu, zengin görseli ve akılcı yönlendiriciliği sayesinde gerekli özet bilgiyi okuyucuya kolayca aktarıyor ve sanata ilgisi olan herkese akımları tane tane, sıkmadan, bunaltmadan ve gereksiz detay bilgiyle boğmadan anlatıyor.

Güzellik nedir ve hakikat nedir?

Peki estetiğin bu ikisi ile nasıl bir ilişkisi var?

Algı ve duygularımız aracılığı ile deneyimlememizin doğasına ilişkin felsefe dalı estetiktir. Estetik çalışması; felsefi, sanatsal ve edebi uygulamaları ile Romantik dönemin hemen başında el üstünde tutulur hale geldi. O zamanlar farkına varılan şey estetiğin şimdi ile olan ilişkisiydi.

Üstlenmiş olduğu insan, toplum, bilim, sanat ve endüstri arasındaki ontolojik, epistomolojik ve aksiolojik ilgiyi ilk baskısından bu yana korumayı sürdüren Tasarım Felsefesi, üniversitelerimizin yanı sıra Türk Cumhuriyetlerinin üniversitelerinde de okutuluyor.

Michel Foucault, Magritte’in tedirgin edici resimlerinden birkaçına aklını takmıştı. Hem bu resimlerle, hem de ressamla uzun uzun söyleşti, uzun uzun düşündü ve kısaca, ama sıkıştırılmış barut gibi, okurun zihnini patlatmaya aday bir kitapla çıkageldi.

No Comments

Yorum Yap