2018’de Marka Davranışı

Geçenlerde bir makalede “Marka iletişimi çağı kapandı, yaşasın marka davranışı!” cümlesiyle karşılaştım. Cümleyi okuduğum zaman ne demek istediğini ve günümüzde markalara nasıl yaklaşılması gerektiği hakkındaki içgörüsünü algılayabiliyordum fakat marka davranışı kavramını daha iyi anlamak ve aktarmak için yorumlamam gerektiğini hissettim. Bu nedenle bu haftanın blog konusu olarak marka davranışını ele almaya karar verdim.

İnternette “marka davranışı” kavramını arattığım zaman karşıma birçok makale ve içerik çıkmasını bekliyordum ama işler hiç de düşündüğüm gibi gitmedi. Bu durum beni üzse de öte yandan biraz da sevindirdi. Bizler araştıran, okuyan ve yorumlayarak öğrenen kişiler olarak karşımıza çıkan bilgilere hakkettiği değeri vermeye özen gösteriyoruz. Üzülmemin sebebi bu disiplin çerçevesinde aradığım bilgiye ulaşamamış olmamdı. Mutlu olduğum nokta ise; daha öncesinde değinilmemiş bir kavrama parmak basmak benim açımdan heyecan verici oldu. Böylece elimizdeki bilgileri analizlerle yorumlayarak öğrenme ve yeni bilgiye ulaşma disiplinini sergileme fırsatı bulmuş oldum.

Nedir Marka Davranışı?

Bir markanın bir bütün olarak sergilediği tutuma marka davranışı diyebiliriz. Marka imajının, dinamizme sahip olan halidir aslında. Logodan tutun da tasarım dili, hedef kitlesine seslenişi ve aldığı tepkilere verdiği cevaba kadar markanın tüm bu tutumu bir değer ifade ediyor günümüzde.

 

Marka Davranışı Neden Önemlidir?

Artık her şey kayıtlı.

Videolar, sosyal medya paylaşımları ve yorumlara verilen tepkiler…

Gelen mesajlara verilen yanıtlar bile bir markanın tüketicilerine verdiği önemi gösterirken, öte yandan imajını da yansıtma şekillerinden biridir. Her şeyin çok hızlı geliştiği ve tüketicilerin de daha bilinçli hale geldiğini göz önünde bulundurduğumuzda markalar biraz da bütünlüğünü korumak zorundalar aslında. Sosyal medyada mesaj yoluyla ulaşarak bir şey sorduğunuz bir markanın size kaba karşılıklar verdiğini hayal edebiliyor musunuz? Hemen ekran görüntüsüyle durumu ifşa etmeyen sosyal medya kullanıcısı yok denecek kadar az bana kalırsa.

Davranış dediğimiz kavram genel olarak bütünlüğün bir göstergesi aslında. Kişi özelinde tanımladığımız zaman, genel yaşamdaki tutum ve eylemlerdir. 2018 yılında marka davranışı kavramının ortaya çıkmış olmasının sebebi ise markaların genel yaşama dahil olmalarıdır. Günümüzde tüketiciyi satın alıma götüren yolda en büyük rolü deneyim oynuyor. Karşınızdakilere deneyim sunmak için öncelikle onlara yaklaşmanız gerekir. İşte markalar da artık bunu yapıyor. “Bizler de sizin içinizden birisiyiz.” mesajını veriyorlar. Bazen günlük konuşma dilini kullanıyor, bazen de herkesin konuştuğu konuları onlar da sosyal medyada dile getiriyor hatta geyikler yapıyorlar.

Tüm bu davranışların kaynağında bağ kurmak ve bu bağı sürdürmek var. Bir arkadaş edindiğimizde onun iyi özelliklerini severiz, buna ek olarak bize güven verdiği için arkadaş oluruz. Markaları seçerken de bu şekilde ilerliyoruz. Ortak noktalar keşfediyor, bizi anladığından emin oluyor ve son olarak güvendiğimizde o bağı kuruyoruz. Birçok mecrada takip ediyor, bize neler katacağını bekliyoruz. Tüm bu mecralarda bütünlüğü hissedince artık onlarla arkadaş oluyoruz. Sonuç olarak ise bir gün arkadaşımızın yaptığı küçük hataları görmezden geliyoruz, çünkü onun karakterini biliyoruz. Bunun bir hata olduğunu kasıtlı olmadığını biliyoruz.

Marka bağımlılığından bahsettiğim yazımda bunun tüketiciler açısından kötü olduğunu, markaları sorguladığımız sürece onlar gelişmek zorunda olacağını vurgulamıştım. Şimdiyse bu konuya markalar açısından baktığımızda, davranış bütünlüğünü korudukları sürece biraz da olsa konfor alanları hep olacağını savunuyorum. Güven verdiğiniz sürece krediniz hep olur sonuçta.

Marka davranışı kavramı henüz çok genç ve üzerine birçok blog yazılacağına ben eminim. Bu yazımda eksik gördüğünüz, eklemek istediğiniz ya da benden farklı düşündüğünüz ne varsa lütfen yorumda bahsedin. Hep birlikte gelişelim, geliştirelim…

No Comments

Yorum Yap