Influencer Marketing 2018, Şimdi Biz Kiminle Etkileşiyoruz?
- 5 Haziran 2018
- Sosyal Medya Pazarlaması, Viral Pazarlama
1000- 100.000 Mikro
100.000- 500.000 Makro
500.000+ Mega
Instagram’da gezinirken daima abartılmış, şişirilmiş, parıltılı, şahane hayatlar görmeye öyle alıştık ki; artık sıradan bir fotoğrafın sıradan kullanıcıların gözünde bir ehemmiyeti olmamaya başladı. Gördüğümüz her şeyin gözlerimizi kamaştırmasını ve bizde erişmeyi hedefleyeceğimiz yeni ufuklar açmasını arzu ediyoruz. Raif efendinin bize hatırlatmaya çalıştığı “Her insanın, şartlar ne olursa olsun özünde ayrı birer hazine olduğu” öğretisini unutup, başkalarının hayatlarını elde etmek motivasyonu ile o influencer senin, bu influencer benim, profil profil dolaşıyoruz. Takipçi sayısı ve gönderi beğenileri ne kadar yüksekse, kişiyi o kadar ciddiye alıyoruz. Hedonik tüketim davranışı, bireyler düzeyinde belki de hiç böyle net bir karşılık bulmamıştı. Yani sosyal medya ağlarında ihtiyaçlar değil, statü ve semboller üzerinden tüketim kararlarımızı veriyoruz.
Influencer Kimdir?
Creatorden’in tanımına göre; insanların davranışlarını etkileyen ya da değiştiren kişidir. Günümüzün yeni medya dünyasında influencer, sosyal medya kanallarında belirli bir güce ve popülerliğe sahip olan, hitap ettiği takipçi kitlesini etkileyen bilirkişidir.
Tanımın son kelimesi cepte dursun.
Daha önce FOMO yazımda yer verdiğim paradoksa selam çakıp bir yenisini ortaya koymak gerekirse, influencer’lar para kazanmak, kitlesini diri tutmak ve daha iyisini yapıp süreç içerisinde daha fazla marka ile anlaşabilmek için; takipçi kitle ise kimi zaman değer verdiği influencer’ların hayatlarını kaçırmamak, tavsiyelerini alabilmek, kimi zaman ise belki de bir “Mikroinfluencer” olabilmek umuduyla, sosyal ağlardan başını kaldıramıyor. 100 adet fotoğraf çekip, o mükemmel 1 adet fotoğrafı bulabilmek için saatler harcayanlar mı dersiniz; daha iyi görünmek için Photoshop’ta duvarları, merdivenleri yamultan mı… Hepsi var bugünlerde, hem de fazlasıyla.
Girişte yer alan sayılar, teorik olarak hangi influencer’ın hangi kategoriye girdiğini gösteriyor. Yavaştan bir şeyler canlandı mı gözünüzde? Mikroinfluencer kategorisi 1000 takipçiden başlıyor mesela! Aslında hepimiz buna ne kadar yakınız. Şahsen benim çevremde 1000’den fazla takipçisi olan sayısız arkadaşım vardır. Verilen bu istatistikler belki de piyasanın ekmeğine yağ süren bir algı yönetimi. Yani “Siz de onlar gibi olabilir, kitleler üzerinde etki yaratabilirsiniz” demek istiyorlar. Bu kolaylık algısı ise senin gibi, benim gibi sıradan kullanıcıları bile profesyonel bir “Instagrammer” olma hayaline sevk edebiliyor. Kavramların içini doldurmakta kritik hatalar yaptığımızı düşündüğümü daha önce söylemiştim. Bu da kavramsal bir paradigma hatasından fazlası değil.
Gelgelelim geleneksel tarafta yıllarca gözümüz gibi baktığımız WOM yaklaşımı; influencer kavramı ve özellikle de bu kavramın yanlış yorumlanması sebebiyle, güvenilirliğini kaybederek oldukça yapay ve yavan bir hale bürünüyor. Kullanmadığı ürünleri, hiç gitmeyeceği yerleri, hiç giymeyeceği şeyleri sponsorlu marka anlaşmalarıyla profillerine taşıyan; yığınla mikro, makro veya mega influencer çağı! Oysa yakın geçmişe kadar tüketici davranışları ve satın alma kararı üzerinde markaların dokunamadığı ve görece çok daha az manipüle edebildiği bir alandı tavsiye yoluyla pazarlama. Kendiliğinden olması, marka tarafından müdahale edilmemiş olması makbuldü. Bu sayede güven veriyordu. Bugün kaçımız herhangi bir influencer’ın kullandığını söyleyip YouTube veya Instagram’da paylaştığı bir ürünü gerçekten kullanmış olduğuna inanıyoruz? Kısacası bu pazarlama yöntemi de tıpkı geleneksel medya tarafında herhangi bir ünlünün kendisiyle uyum sağlamayan bir markanın reklamında oynayarak inandırıcılığını ya da bir sezonda birden fazla markanın reklamında yer alarak gerçeklik duygusunu kaybetmesi gibi, sıkıntılı bir döneme girdi. Yukarıdaki tanımda yer alan bilirkişi kavramının altını tam manasıyla doldurabilen influencer’ların sayısı bir elin parmağını geçmez.
İstatistiklere göz attığımızda influencer’lar için durum genel olarak epey parlak görünüyor:
Creatorden tarafından yayınlanan rapora göre dünya genelinde, 2017 yılında Influencer Marketing pazarı 1,1 milyar dolardan, 1,5 milyar dolar seviyelerine kadar büyüdü. Türkiye’de ise bu pazar, 30 milyon TL büyüklüğünde seyrediyor.
The Youtube Generation Study’e göre Youtube abonelerinin %60’ı neyi satın alacaklarıyla ilgili tavsiyeleri geleneksel ünlüler yerine favori Youtube içerik yaratıcılarından takip etmeyi tercih ediyor.
Nielsen’a göre tüketicilerin %83’ü akranlarından gelen önerilere reklamlardan gelenlere göre daha fazla güveniyor.
Son olarak Technorati’ye göre, tüketicilerin %54’ü topluluk küçüldükçe, etkinin arttığını savunuyor.
Bu istatistikler markalar için pazarlama stratejilerini belirlerken yol gösterecektir. Fakat çok önemsediğim bir istatistik daha var:
Bloglovin’e göre kadınların %61’i onlara gerçek olduğunu hissettirmezse influencer’ların sponsorluğundaki içerikle ilgilenmeyeceklerini söylüyor.
Tam da bu yüzden markalar, birlikte çalışacakları influencer’ları seçerken popülaritesinden ya da takipçi sayısından ziyade, marka ile ne kadar eşleştiğini ve ne kadar gerçekçilik algısı yaratacağını gözetmeli.
Influencer’ların influencer’ları etkilediği bir reklam çöplüğünde, bu ekosistemin eğer önlem alınmazsa sürdürülebilir olmayacağı aşikâr.
Sevgiyle.